Bu yazı Zehra İpşiroğlu tarafından yazılmış ve 23 Kasım 2025 tarihinde tiyatroyla-ilgili-her-sey‘de yayımlanmıştır. Bu yazıyı kaynağında okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kadınlı erkekli dokuz down sendromlu genç. Sahnede gülüyorlar,öfkeleniyorlar, kavgalaşıyorlar, dans ediyorlar ve çeşit çeşit Hamletler, Ophelialar, Claudiuslar yaratıyorlar, ötekileştirmenin ve dışlanmışlığın izinde bir Hamlet…
Hamlet’i yeniden keşfetmek
Bu oyunda down sendromlular Hamlet’i sahneleyecekler ama nasıl? Aşk, sevgi, ihanet, hile, iktidar, güç, öç alma onlara ne ifade ediyor? Hamlet’de kendilerinden bir şeyler bulacaklar mı? Hamlet’in toplum dışına itilmişliği onlara ne söylüyor? Down sendromlu bir tiyatro ekibi Hamlet’den küçük sahneler oynarlarken Hamlet’in dışlanmışlığı ve ötekileştirilmesinde kendilerini keşfediyorlar.
Kesişen ve büyüyen hayaller
Uluslararası Tiyatro Festivali’nde gösterilen Perulu tiyatro Theatro La Plaza’nın Hamlet oyunundayız. Yönetmen Chela De Ferrari uzun süredir Hamlet’i sahnelemeyi hayal ediyormuş. Ama aradığı gibi bir Hamlet bulamıyormuş. Bir gün tiyatroda kapıda program satan, biletleri kontrol eden bir gençle sohbet ederken Hamlet’in tam da down sendromlu bu genç olabileceğini düşünmüş. Konuştuğu gencin de en büyük hayali tiyatroda oynamakmış. Hayaller birleşince Hamlet projesi doğmuş. Bir yıl süren bu proje başladığında çevresindeki herkes down sendromluların böyle bir oyunu kaldıracak dikkat yoğunluklarının olmadığını düşünerek yönetmenin çılgınca bir işe girdiğini düşünmüş. Ama oyuncular dört elle sarılmışlar bu projeye. Böylece Chela Del Ferrrai down sendromluların sorunlarını gündeme getiren ve rap, dans, pop müziği ve video sanatıyla da bütünleşen yepyeni bir Hamlet yaratmış. Hayat dolu, canlı, renkli bir Hamlet oyunu.

Görünmezlik
Bu ilginç yorumun ana teması görünmezlik ve dışlanmak. Varolmak ya da olmamak down sendromlular için varoluşsal bir sorun çünkü insanların onları görmediği ya da görmek istemediği bir dünyada yaşıyorlar. Oyunun başlarında ekranda Laurence Olivier’yi Hamlet oynarken Hamlet pozlarında görüyoruz. Down sendromlu oyuncu Jaime Kruz onu taklit etmeye çalıştıkça çok komik sahneler oluşuyor. Sonunda diğer oyuncuların da motivasyonuyla kendi Hamlet’ini yaratıyor. Başka bir sahnede Ophelia’yı oynayan oyuncunun babasıyla arasındaki gerilim, babanın otoritesi, kızını engelleyerek korumaya çalışması yine down sendromluların yaşamından trajik olduğu kadar komik bir sahne sunuyor. Oyunun doruk noktasında Hamlet annesiyle amcasının ihanetini açığa çıkartmak için tiyatro ekibiyle kendi öyküsünü oynadığında izleyiciler de sahneye davet ediliyor. Dört izleyici oyunda ay, iki ağaç ve zehir taşıyıcısı olarak rollerini alıyorlar. Hamlet oyuncularının izleyici – oyunculara sahnede nasıl hareket edeceklerini, nasıl oynayacaklarını göstermeleri bizi güldüren yeni sahnelere yol açıyor. Mizah, bu trajik oyunda önemli bir yer alıyor.


Farklı bir dramaturji çalışması
Bu sahnelemede roller değişiyor, kimlikler değişiyor, değişmeyen sahnedeki yaşam sevinci ve enerjisi. Bu öylesine yoğun bir enerji ki izleyicileri iyice içine çekiyor. Bu nedenle oyunda müthiş bir dinamizm ve ritm var, tempo bir an bile düşmüyor.
“Dramaturjide en önemli olgu Shakespeare ile oyuncuların yaşam deneyimleri arasında bir diyalog kurmaktı” diyor oyunun yönetmeni. “Metni parçaladık, parçaları, monologları, alıntıları oyuncuların yaşam kavgaları, deneyimleri, anıları ve hayalleriyle harmanladık”. Londra, Chigaco, New York, Seul gibi kentlerden başlayarak bütün dünyayı gezen bu topluluğun kendi aralarındaki kaynaşmaları da çok etkileyici. Oyunda aksayan hiçbir şey yok.
Sahne izleyici etkileşimi
Oyun sonrasında izleyicilerle yapılan tartışmada, yönetmen bu oyunun nasıl oluştuğunu anlattıktan sonra oyuncular da tek tek kendi duygularını dile getiriyorlar. Ortak olan bu projede kendilerini bulmuş olmaları. Sonra oyunculardan biri birden damdan düşer gibi “Yarın benim doğum günüm” deyince salonda müthiş bir alkış patlıyor. Arkasından herkes bir ağızdan ‘’happy birthday to you’’ şarkısını söylüyor. İzleyicinin yoğun tepkisi, soruları, ilgisi oyunun amacına tam tamına ulaştığını gösteriyor. Çoğu kez görmezden geldiğimiz down sendromluları öyle bir görüyoruz ki onları artık kolay kolay unutmayacağız. Oyun, sahneye çağrılan izleyicilerle oyuncuların birbirleriyle kaynaşarak dans etmesiyle büyük bir kutlama havasıyla bitiyor.


