Benim bir arkadaşım var. Adı Zehra İpşiroğlu. Yanında bir küçücük defterle dolaşan ve sürekli yazan bir arkadaşım. Kendisi sürekli yazar ve bana yaz dedikten sonra sayısız kitap ve senaryo yazdı, oyunları oynanıyor şu anda.
Bundan yıllarca önce yazdıklarımın bazılarını gördükten sonra her buluşmamızda, her konuşmamızda beni yazdıklarımı yayınlamaya ikna etmeye çalıştı. Ben de her seferinde “Tamam Zehracım, yazıyorum, yazdım, yazacağım, yayınevi bulmalıyım vs..” diye durumu idare ettim. Galiba tembelim ben. Hergün birşeyler yazarım ama baskıya hazırlamak için bana baskı yapılması gerek. Nitekim bir yerde yayınlanması için istenen yazılarımı ne yapıp edip bitirdim, yayınlandı da çeşitli kitaplarda. Sayısız yazma meraklısı insana yardımcı oldum. Kitaplarını yayınlayanlar oldu. Kendim hariç herkes için bir şeyler yapmaya çalıştım.
Derken bir gün, yaklaşık 3 sene önce Zehra, baktı ki bende iş yok, “Hadi gel seninle mektuplaşmaya başlayalım” dedi. Başladık. Feci keyifli bir işti. Zaten mektup yazmayı çok severim. Araya Korona girdi. Yine yazdık. Yine bir gün Zehra, mektuplarımızı yayınlamamızı teklif etti. Güzel de nasıl? Bir de yayınevi buldu. Sonuç: Yarın ilk kez elime alacağım, yarısı benim olan, ortak kitabımız “Yola Çıkarken Evde Kalmak” çıktı ortaya.
Ben daha kitabı elime almadım, kokusunu duymadım. Dağıtım sorunları yaşayan bir kitap ne yazık ki… Türkiye’deki arkadaşlarımın bir kısmının eline geçmiş. Bütün internet sitelerinde var ama ne yazık ki “tükendi” yazıyor çoğunda. Sadece bir site (Shopier) kitabı yolluyor. Oradan ısmarlayanlar da kitap ellerine geçtiğinde saçları beyazlamış oluyor. 🙂
Ben şimdi heyecanlıyım elbette. Bakalım kitabı elime alınca ne hissedeceğim. Biraz komik oldu. Durum, hani var ya, “görmemişin oğlu olmuş..” misali yürüyor işte.
Yarın Çağdaş Yaşamın 25. yılını kutlama toplantısında, Almanya’da satışını yapacak Dost Kitabevi’nin kan ter içinde kalarak getirdiği kitaplardan isteyen olursa, imzalama şansım olacak. Ne yazık ki, beni sırtımdan ite ite mektupların yayınlanmasına vesile olan Zehracım yok bu ilk seferde.
Yakında gelecek Almanya’ya, o zaman onunla birlikte güzel şeyler yapacağız. Dünden beri “kitabım kitabım” diyorum ama elbette bu bizim ortak “kitabımız”. Zehracım teşekkürler…
Kimbilir belki bu kitap benim için Almanya’ya geldiğimden beri yazmakta olduklarımın da yayınlanmasına kapılar açar.
Okuyacak olanların öneri ve eleştirilerini bekliyorum. Desteğiniz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederim.