Genco Erkal Sahnesi

Genco Erkal Sahnesi

Bu yazı Zehra İpşiroğlu tarafından yazılmış ve 27 Aralık 2024 tarihinde TEB Oyun‘da yayımlanmıştır. Bu yazıyı kaynağında okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Eskişehir’de Genco Erkal Sahnesi’ndeyiz.

Eskişehir Odun Pazarı Sanat Sokağı Genco Erkal Sahnesi’ndeyiz. Şiirlerle müziğin iç içe geçtiği nefis bir konser, Genco Erkal’in kızı Ayşe Sümer, Prof.Dr.Dikmen Gürün, Zeynep Oral ve Seçkin Selvi’nin Genco Erkal ve Dostlar Tiyatrosu ile ilgili aydınlatıcı konuşmaları, Selçuk Metin’in Genco Erkal’ı farklı açıdan anlatan dostlarının konuşmalarını içeren kısa belgeseli, Genco’yu anıyoruz. Duygu dolu, hüzünlü bir hava, Genco aramızda olmalıydı, o zaman çok daha coşkulu, neşeli bir kutlama olacaktı. Daha bir iki gün önce de İstanbul’da Tiyatro Eleştirmenler Birliği yine Eskişehir’de sahnelenen Ayak Bacak Fabrikası’na Genco Erkal adına bir ödül verdi. Gelenekselleştirmeyi düşündüğümüz bu ödülün amacı sosyal, eleştirel ve politik tiyatroyu yaşatmak.

Genco Erkal Tiyatrosu

Genco Erkal’ın sahnelediği ve oynadığı her oyun yaşadığımız ortam ve koşullarla bir hesaplaşmayı gündeme getiriyordu. Bir kenara itilenlerin, ezilenlerin yok sayılanların sesini dile getiriyordu. Bu alandaki duyarlılığı şaşırtıcıydı. Nazım Hikmet ve Bertolt Brecht ise ona bu yolculuğunda yaşam boyu eşlik ettiler, yol gösterdiler. Genco sadece bir döneme damgasını vurmakla kalmadı günümüzde de nice gence ulaştı. Oysa günümüz tiyatro arayışı performans türü tek kişilik oyunlar, romandan tiyatroya uyarlamalar vb. deneysel çalışmalarla çok farklı bir yolda ilerliyor. Tiyatroda içerik ya da mesajdan çok biçimsel kaygılar ve teknik ağır basıyor. Sanat sanat için anlayışı mı? Öyle olması gerekmiyor, performans türü oyunların içinde de çok değerli oyunlar var, yine de sosyal ve politik konulara ilginin azaldığı bir gerçek. Bu açıdan sosyal eleştirel bir tiyatro anlayışına değer veren gençlerin böyle bir ödülle motive edilmesi kuşkusuz çok önemli.

Sanat Sokağı’nda müzeleri geziyoruz.

Eskişehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Sanat Sokağı’nın mimarı Yılmaz Büyükerşen. Onun Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde başlatılan bu proje Eskişehir’in ilk kadın Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce tarafından tamamlandı. Bu sokakta Genco Erkal Sahnesi’nden Kukla Tiyatrosu’na, Seramik Sanatları Müzesi’nden Balmumu Heykeller Müzesi’ne, Karikatür Müzesi’nden Kedi Müzesi’ne kadar çeşitli kültür merkezleri ve sanatçı atölyeleri var. Odun Pazarı evleriyle o kadar güzel bir sanat ve kültür alanı ki tek üzüldüğüm şey zamanımızın kısıtlı olması.
Karikatür Müzesi’nde Büyükerşen’in gençlik döneminde yaptığı karikatürler beni bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Minimal bir çalışmayla sorgulayıcı ve eleştirel bakışı çok net ortaya çıkıyor.

Kadınlar nerede?

Balmumu Müzesi’nde ünlü sanatçıların ve bilim adamlarının arasında dolaşırken kendimi bir an rüyada gibi hissediyorum. Nazım Hikmet elini şakağına dayamış uzaklara bakıyor, Kemal Sunal bana öyle bir sırıtıyor ki kendimi birden gençliğimin Yeşilçamı’nda buluyorum… Geçmiş hayalleri tetikliyor. Ünlülerden yabancılar da var söz gelimi şiddetsiz bir dünyayı savunan Gandhi. Sanki bizi çevreleyen yaşayan yaşamayan bütün bu insanlar, yazarlar, politikacılar, tiyatrocular şu an karşımdaymışlar gibi, ellerini sıkıp onlarla sohbet ediyormuşum gibi bir duygu…

Birden tuhaf bir şeyin ayırdına varıyorum. Kadınlar çok azlar ya da yoklar bu mekânda. Türkan Saylan’ı arıyorum. Sonra eskileri Halide Edip Adıvar’ı, İlk kadın fotoğrafçı Yıldız Moran’ı, ilk çevirmenlerden Seniha Bedri Göknil’i, sanatçı Füreya’yı, Fahrinüsa Zeid’i, yazar Nezihe Meriç’i, Tomris Uyar’ı, Sevgi Soysal’ı, Adalet Ağaoğlu’nu, arkeolog Halet Çambel’i bizim kuşağımızdaki ya da bizden önceki kuşaklardan daha nice nice kadın sanatçıyı arıyorum. Akşam yemeğinde Yılmaz Büyükerşen’le tam da bu konuyu konuşuyoruz. Türkan Saylan heykelinin hazırlandığını anlatıyor. Peki diğer kadınlar? Sanırım tam bir denge ve eşitliğin kurulması için birkaç yıl sadece kadın heykellerin yapılması gerekiyor.

Yılmaz Büyükerşen ve Eskişehir Mucizesi

Eskişehir deyince aklımıza ilk gelen dokunduğu her yeri yeşerten Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen. İstanbul Üniversitesi’nde Dramaturgi ve Tiyatro Eleştirmenliği Bölümü’nü kurduğum yıllarda birkaç kez Eskişehir Üniversitesi’ne davet edildim. Bir kez de Tiyatro Anadolu Dergisi‘nin çıkması vesilesiyle Genco ile birlikte gitmiştik. Büyükerşen tarafından hayata geçirilen üniversite kampüsünün iç açıcı atmosferi, sanat atölye çalışma alanları, aydınlık seminer odaları, konuk evi, kafe, lokanta gibi çok zevkli tasarlanmış buluşma alanlarıyla beni çok etkilemişti. Üniversitelerin genellikle kışlaya benzeyen iç kapayıcı havasının tam tersi bir kampüstü karşılaştığım. Her köşesinde üreticilik ve yaratıcılık vardı. Böylesine sevgi ve özenle tasarlanmış bir üniversite kampüsünü yurt dışında bile görmemiştim. Kelimenin tam anlamıyla gençlerin kendi yaratıcı gizilgüçlerini keşfedebilecekleri bir alandı burası. Ama böyle bir yerin yaratılması ancak hiyerarşik ve otoriter bakışın kolay kolay kök salamadığı, birlikte üretmenin ve ortak yaratıcılığın keşfedildiği bir yerde mümkündü ki bunu Büyükerşen ve ekibi başarmıştı.

Yokluğun başladığı yerde yeşeren yaratıcılık

Yılmaz Büyükerşen yaratıcılığın yoklukla başladığını söylemişti konuşmamızda, çocukken çamurdan nasıl misket yaptıklarını anlatmıştı. Şimdi Eskişehir’de gezerken onun Belediye Başkanı olduğu dönemde gerçekleştirdiklerini ve bugünkü Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin açtığı yoldaki yapıcılığını izliyorum hayranlıkla. ‘’Balmumu Müzesi’nde kadınlar nerede’’? diye sormuştum. Eminim birkaç yıl içinde bu da değişecek. Belediye Başkanının kadın olması bunu göstermiyor mu? Belki Toplumsal Cinsiyet Müzesi, Tiyatro Müzesi, Oyuncak Müzesi, Sinema Müzesi gibi yeni müzeler de doğacak, özellikle Toplumsal Cinsiyet Müzesi’nin bizim gibi ataerkil ve cinsiyetçi bir toplumda çok önemli bir girişim olabileceğini düşünüyorum.

Genco Erkal Sahnesi nasıl yaşayacak?

Bu gezide hepimizin kafamızdaki soru ise Genco Erkal Sahnesi’nin nasıl yaşayacağı ve yaşatılacağı, hangi oyunların burada sahneleneceği? Belki de her yıl çeşitli etkinliklerle Genco Erkal’ı anma günleri düzenlenebilir. Genco çok yönlü bir sanatçıydı. Genco Erkal film günleri, Dostlar Tiyatro ve Genco Erkal, Dostlar Tiyatrosu ile ilgili kitaplar ve araştırmalar bu tür etkinliklere yıllarca sürecek çok zengin bir malzeme sunuyor. Eskişehir’de köklerini iyice salmış olan yaratıcılık ağacının zamanla daha da dal budak sarıp büyüyeceğine eminim.

Zehra İpşiroğlu

İlgili yazılar