Konuşan Çınar
Yaşamımızın bitmiş bir kesit mi, geçmişin derinliklerine gömülü anı parçacıkları mı yoksa yaşamımızı yönlendiren varoluşsal bir olgu mu? Çoktan gerilerde bırakmış olduğumuz çocukluk ve ilk gençlik yılları bugün bize ne söylüyor ya da söylemiyor?…
Öyle sanıyorum ki çocukluğun yaşamımızdaki anlamını çıkartmaya çalışan bir soruşturma yapsam, pek çoğumuz belleğimizin derinliklerine gömdüğümüz anı parçacıklarını tıpkı bir yap boz oyunu gibi bütünleştirmeye çalışarak olumlu olumsuz, nostaljik nesnel, dokunaklı komik, duygusal eleştirel bazı şeyler söyleyebileceklerdir. Ama pek azımız çocukluğun bugün bizim için taşıdığı anlamı dile getirebilecektir. Çocukluğun bugünkü davranış biçimimizi, korkularımızı, zaaflarımızı, komplekslerimizi, nevrozlarımızı, ilişkilerimizi ve yaşama bakışımızı nasıl yönlendirdiğini anlatabilecektir. Çünkü sorunları bastırma ve unutma güdüsü düşünemeyeceğimiz denli önemli bir rol oynuyor yaşamımızda. Oysa insanlar çocukluğun yaşamlarında oynadığı olumlu ya da olumsuz rolün gerçekten bilincinde olsalar, yaşadığımız dünya çok farklı olurdu…
Konuşan Çınar’dan on dört yaşında küçük bir kızla, Elif’le birlikte engebeli bir yolda yürüyoruz: Günlük yaşamın sorunları, okul baskısı, korkular… İlk gençlik yıllarına doğru çıktığımız bu yolculuk tüm sorunlara karşın genelde bir umudu dile getiriyor…
Yeter ki Elif’in hüzün, sevinç, başkaldırı dolu sesine kulak verelim…