Çok heyecanlıyım… Gecem gündüzüme karıştı, kalbim sürekli ağzımda atıyor sanki ve karnımda dinmeyen bir ağrı… Yok, hasta değilim şükür. Yeni bir oyun çıkarmanın eşiğindeyim sadece, ki bu da beklenmeyen bir anda aşka düşer gibi tepe ters eder bünyeyi… Seyirciden en sık gelen “Ay nasıl ezberliyorsunuz koca oyunu?” sorusu, ne çok şaşırtır oyuncuları oysa…
Tek kişilik oyunda, ezberin yükü ağır olsa da, teferruattır sadece; bedeninden başka bir beden yaratmaktır yeni bir karakter çıkarmak tiyatroda, doğumdan bile zordur aslında…
Bu yıl 30’uncu yılım tiyatroda ve ben 30 yıl evvel ilk profesyonel olarak başrol oynadığım sahnede, yeniden Kenter Tiyatrosu’nda, 5 Ocak günü, tek kişilik yeni oyunum ‘Hayal Satıcısı’ yla seyirciyle buluşacağım.
Ve onların arasında hocam Yıldız Kenter’in beni daima izlediği hissiyle güç bulacağım. Heyecan, hüzün, gurur, çıkışlar, inişler, öğütler, öğretiler, dostluklar, umutlar, mutluluklar, acılar, korkular ve unutulmayan hatıralar arasında, kendimle kim bilir nasıl bir yolculuğa çıkacağım.
Tüm tiyatroseverleri, ‘Hayal Satıcısı’na beklerim. İlk oyunlar, 5 Ocak Kenter Tiyatrosu, 6 Ocak Oyun Atölyesi, 13 Ocak Ataköy Yunus Emre, 17 Ocak CKM ve 22 Ocak Kozzy…
İşte benim hayalim
‘Hayal Satıcısı’, benim tiyatrodaki 30’uncu yaş günüm için bir armağan olarak gerçekleştirdiğim hayalim. Her zaman, kadınları anlatan, öğrenilmiş kadınlığa, kabullenilmiş erkekliğe ayna tutan bir hikayeyi sahneye taşımak, bunu da kadın iş birliği ve kız kardeşlik gücüyle yapmak istedim. İşte benim hayalim… Ve bir gün, her gün okuduğum onlarca yeni oyun arasından, Falcı Serpil göz kırptı bana. Zehra İpşiroğlu’nun, ‘Duygu Asena’ ödüllü eserinden, kendi oyunlaştırdığı ve gerçek bir kadın yaşam öyküsünden yola çıkan ‘Hayal Satıcısı’yla böylece buluştum.
Bir kadın elinden çıkma oyun, kadın bedeninde sahnede can bulacaksa, bir kadın yönetmeliydi mutlaka ve Berfin Zenderlioğlu da üçgeni tamamladı böylece… Elbette danıştığım, fikir ve yardım aldığım başka kadın tiyatrocular oldu bu dönemde, Aliye Uzunatağan, Sevinç Erbulak, Çiçek Dilligil… Afiş ve oyun için fotoğrafları, çalışmalarını çok beğendiğim Dilan Bozyel çekti, içime sinen afiş tasarımını Dilek Seferoğlu yaptı. Işık tasarım için Alev Topal, müzik için Burçak Çöllü ve bıçak sırtı yürüdüğümüz ‘kadınlık’ söylemlerinde her ikileme düştüğümüzde Nesrin Karadağ el uzattı.
Gencecik ve pırıl pırıl asistanımız Mia Elif Öcal hep sağ kolumuz oldu. Bir kadın dayanışması, bir kadın enerjisi ve kadın gücü sardı sanki beni… Kollektif bir bilincin, kadın ruhuyla sahneye yansıması ‘Hayal Satıcısı’… Elbette, kadınların yanında olmak ve tarih boyu öğrenilmiş kadın-erkek rollerini bizimle birlikte sarsmak isteyen erkekler de yanımızdaydı. Dekorlarımızı yapan sevgili Serkan Kavurt mesela… Ama en önemli teşekkür, tüm yapımı üstlenen, buna rağmen bir günden bir güne ortaya koyduğumuz fikre, söze, sanata, anlatıya karışmadan, hep sessizce geride duran, bu sansür ortamında sonsuz düşünce ve yaratım özgürlüğü ortamını sağlayan, benim hayalime inanarak, sadece koşulsuz destekleyen sevgili Necip Eraslan ile Aysa Tiyatro’ya…
Elbette, bu uzun ve yorucu yolda sevgili Berfin’le yoldaşlık yapıp, kız kardeşlikle, kadın-erkek meselesine, cesurca ayna tutmak için elimizi taşın altına koyduk. Diliyoruz, seyircimiz de bizi bu yolda yalnız bırakmaz ve hep birlikte kadınlığın ve erkekliğin öğrenilmiş çaresizliğine ışık tutabiliriz bir nebze… Bugüne değin denenmemiş bir üslupla, meddah geleneğimize bir kadın oyuncu olarak tutunup, müthiş fikirler, ironiler, tespitler ve esprilerle bezeli metni, manilerimizin müziğinin diliyle anlatmak istedim.
Aynı ruhta ve fikirde buluşarak, bu çok yorucu, sancılı ama bir o kadar keyifli yaratım sürecinde, el ele ağları ördük Berfin’le… Bu altından kalkılması zor hikayedeki sanat ortağım, sevgili yönetmenim Berfin Zenderlioğlu, iyi ki bir aradayız ve umuyorum daha uzun yıllar çok güzel işlerin altından, aynı azim ve tiyatronun gücüne inançla kalkarız.
Falcı Serpil
‘Hayal Satıcısı’ oyunu hakkında da kısa bir bilgi vereyim. Gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanan oyunda Falcı Serpil, tıpkı son günlerde çok şahit olduğumuz yaşamlardaki gibi, şiddet mağduru bir annenin, kendi de aynı kaderin çukuruna düşen kızı olarak yetişir. Ama sonunun annesi gibi olmasını istemez Serpil, kendine çıkış yolu olarak falcılığı seçer, bir fal kahvesi açarak ün ve güç kazanır.
Fal kahvesinde tanıdığı pek çok farklı kadın profili, ortak sorunlar, sıkışmış kadınlar, içinde bulunduğu cendereden çıkamayanlar, öğrenilmiş kadınlık ve erkeklik kodları üzerinden, toplumdaki kabullenilmiş kadın-erkek ilişkisinin ezberlenmiş söylemlerini, seyirciyle birlikte çözmeye çalışır. Toplumun bakışındaki körlüğü, eğlenceli bir dille sorgular, interaktif bir şekilde seyirciye sorgulatır ve sonunda… Sonunu, ‘Hayal Satıcısı’ oyunumuzu izlemeye gelin, Falcı Serpil karakterinde söz ben size söylerim, ama aramızda sır, sakın oyundan sonra kimseye söylemeyin… Hadi o halde, falları kapayın…