Dul kadın Bilquiss (Belkıs) taşlanarak öldürülecek. Suçu: Ezan saatini kaçıran sarhoş müezzine ezan okuyarak ders vermek, şiir okumak, topuklu ayakkabı giymek, makyaj yapmak, dahası patlıcan türü ahlaka aykırı sebzeleri bahçesine ekmek. Fas asıllı yazar Saphia Azzedine’nin kara mizah romanından Köln Kellertheater’de sahneye uyarlanan (Uyarlayan: Ulrika Jansen) ve yeni ödül alan oyunu, kadınların görünmez olduğu bir ülkede görünür olmak mücadelesi veren bir kadının öyküsünü anlatıyor. Ona ölüm cezası vermek zorunda kalan yargıcın yaşadığı iç çatışmayı, Amerikalı gazetecinin çaresizliğini üç kadın oyuncu okuma tiyatrosuna yaklaşan bir minimalizmle canlandırıyorlar. Belkıs mahkemede kendini savunurken namus bekçilerinin iki yüzlülüklerini ve ahlaksızlıklarını yüzlerine vuruyor. İçindeki insancıllığı bastırmak zorunda kalan yargıç Belkıs’ı ölüme göndermek zorunda kalıyor, çünkü öyle bir mahalle baskısıyla karşı karşıya ki başka türlü davranması mümkün değil. Ne var ki Belkıs’ın erkek dünyasına başkaldırısını dile getiren sözleri bir bıçak gibi saplanıyor insanların yüreklerine. Dil ölümü de yenen bir silaha dönüşerek belki de bir gün kadınların yok edilmeyeceği bir dünyanın umudunu uyandırıyor. “Şiirlerim pençelerini çıkartıyor” diyor Suudi Arabistan’da Million’s Poet yarışmasında büyük bir şiir ödülü alan Hissa Hilal; “Bana karşı olan aptalların önünde eğilmeyeceğim”.
Yazar Hilal üzerine yapılan belgeselde (S. Brockhaus) onun başkaldırısını izlerken sahnede erkek yarışmacıların ardından ürkek adımlarla yürüyen, gözleri bile görünmeyen, sadece sesi duyulan bu simsiyah çarşaflı kadının direnci karşısında şaşkınlığa düşüyoruz. Hilal’in köktendinci erkek dünyasını sorgulayan şiirleri o kadar eleştirel ki, kolaylıkla fanatizmin kurbanı olabilir. Ama baskılara ve tehditlere rağmen yarışmadan çekilmiyor, korkmadan sonuna kadar direnerek finale kalıyor ve ödül alıyor. Görünür olmayı ölümleri pahasına seçen iki kadın. Belkıs kurmaca bir karakter ama çok gerçekçi. Hissa Hilal ise gerçeğin ta kendisi; erkeklerin şiir yarışmasına katılarak ödül kazanan bu kadın bir ilki gerçekleştiriyor. Şu bir gerçek ki eleştirilerini şiirle değil sözgelimi bir gazete yazısıyla gerçekleştirseydi sonu çoktan gelmişti. Ama edebiyatın, sanatın konumu belki de farklı. Bu direnişin devamı gelecek mi, yoksa bu yarışma da sadece erkeklerin şovu mu, şiir söz konusu olunca biz kadınlara bile söz hakkı veririz şovu? “Kadınlar toplumun ruhudur”diyor Hilal; “Onları dışladığınızda bütün bir toplumun ruhunu da dışlamış olursunuz”.