Özlem Hemiş
Büyüklere Notlar, Aykırı Bir Çocuk Kitabı Üzerine
Baskıcı ve otoriter öğretime hayır
“Baş kişisi on yaşında bir kız çocuğu olan bir kitap sizce bir yetişkin kitabı olabilir mi? Yoksa kayıtsız şartsız çocuk kitabı mıdır? Zehra İpşiroğlu ideal okuyucusunu düşünürken, yanıtını kitabın canlanıveren kişilerin yardımıyla buluyor.”
Gergedan Oyunu’nun alışılagelen çocuk kitaplarının dışında bir çizgisi var.
Yazarın ideal çocuk tipi yaratma kaygısı taşımaması ve simgesel boyutuyla yetişkinlerce de okunabilecek bir çocuk kitabı olarak da anılacak olması ‚Gergedan Oyunu’nu farklı kılıyor. Kitabın sayıfaları içindeki çocuğu yaşatan herkese açık.
İlkokul dördüncü sınıf öğrencisi Zeynep bir yazar olan anneannesi Selma ile birlikte bir çocuk kitabı yazmaya başlar. Bizler kitabın ilk sayıfalarından öteye kurmacanın derinliklerine çekiliriz. Okuyucuya mektupla çıkılan bu yolculuk bir keşif serüveninin ilk adımı olur. İlerledikce bir kitabın oluşturulmasını ve Zeynep’in yaşamından bir kesitin Selma tarafından kitaba yerleştirilmesini izleriz. Zeynep’in yetişkinlerin dünyasına naif ve eleştirel gözle bakışı, çocuğun dünyasındaki, naif ve kolayca şaşıran yanı önplana çıkarılarak abartısız ancak etkileyici bir biçimde çizilir.
Zeynep’in okulla ilişkisini soğutan öğretmen Sürüngen Neriman Hanım, onun okumaya yeteneği olmadığını her fırsatta yineleyen Gökkuşağı Şakiye Hanım sınıfında pek geçinemediği Kimnedemişneyapmış Emine, Öğretmenesöylemezsem Figen, Notdelisi Sevgi Zeynep’in ağızından grotesk tipler olarak çiziliyor. Kendi yaptığı kağıt bebeklerle oluşturduğu oyunn dünyasında Zeynep’in idealindeki okul canlanıyor ve keşke bütün çocuklar böyle bir okulda okusa diyoruz.
Gerçeklikten ayrılmayan Zehra İpşiroğlu bir çok çocuk kitaplarından alışmış olduğumuz idealize edilmiş tekboyutlu, şematik tipler yaratmaktan özellikle kaçınıyor. Dürüstlük, dostluk, sevgi gibi değerleri çocuklara aşılamaya çalışırken, hazır ve soyut kalıplardan değil yaşamın gerçeklerinden yola çıkıyor. Okuyan, düşünen, üreten bir anneanne yaratıcılığıyla, değişkenliğiyle, uçukluğuyla, yaşama olan bağlılığıyla ve içinde yaşattığı çocukluğuyla tüm gerçekliğiyle çiziliyor. Zeynep de gerek okulla ilgili duyguları, gerek sosyal yönüyle aramızdan bir çocuk. Zeynep’in okuyucudan kolayca destek bulan başkaldırısı otoriteyle burun buruna yaşayan çocuklarımızın yaşamıyla birebir örtüşüyor“. [1] Anneanne Selma ile Zeynep’in dostlukları ise gerçekten çok özel bir dostluk. Bu açıdan da Zeynep’in çok şanslı olduğu söylenilebilir. Ne var ki sorunlara anneanne de kolay kolay çözüm üretemiyor. Ama Zeynep’e kendi sorumluluğunu taşıyabilmesi, kısaca kendi yolunu kendi bulması için yol göstermeye, ipuçları vermeye çalışıyor.
Gergedan Oyunu’ çocukların birey olmalarına, kendi kişiliklerini bulmalarına izin verilmeyen baskıcı bir ortamda çocuk olmanın ne anlama geldiğini çocuğun bakış açısından irdeliyor. Kitapta çocuğa kendi dünyasını yaşama hakkının tanınması, birey olma ve kişilik gelişimi, kız erkek ayrımcılığı, insanın kendisine karşı dürüst olması ve yalan söylememesi, özgün olma, medeni cesaret, iletişim ve dostluk vb. izlekler elealınırken Zeynep’in yaşantısından şaşırtıcı, heyecanlı, üzücü, komik çeşit çeşit kesitler sunuluyor. Sevgili arkadaşı Berna ile serüvenlerini, ağabeyi Emre ile oyunları ve çekişmelerini, okuldaki sorunlarını, anneannesi Selma ile birlikte bir kitap yazmanın keyfini onunla birlikte yaşıyoruz. Yaşadığımız gerçeklere eleştirel bir bakış getirmekle birlikte yarınlara umutla bakan bir kitap ‘Gergedan Oyunu’. Yazarın belki de burada amacı Zeynep ile özdeşleşen, onun acılarını, sevinçlerini paylaşan küçük okuyucuda hem ‘ben de bunu başarabilirim’ duygusunu uyandırmak, hem de yaşamın yalnızca ak kara renklerde olmadığının, büyüklerin de yanlışlar yapabileceğinin, ama bu yanlışların ardında mutlaka belli nedenler olduğunun bilincine vardırmak, sorunların özüne inerek düşünmeyi ve sorgulamayı öğretmek..
Gergedan Oyunu’ hem çocuklara hem de yetişkinlere seslenen özellikleriyle çocuklar için onların günlük yaşantılarına ve sorunlarına eğilen eğlenceli, komik ve düşündürücü bir kitap, büyükler içinse Rıfat Ilgaz’ın ya da Aziz Nesin’in kimi kitabında olduğu gibi tipik bir taşlama…Bu açıdan da çocuğa çocukluğunu yaşamasına izin vermeyen ve çocuk dünyasına yabancı kalan yetişkinlere bir eleştiri getiriyor.